Osmanlı Devleti doğuşundan yıkılışına kadar altı asra karşılık gelen, dinamik ve uzun soluklu serüveninde, birçok devletin, medeniyetin tarihinde önemli yer tut-masının yanında dünya tarihi üzerinde derin etkileri olan değişimlerin ve dönü-şümlerin kimi zaman doğrudan kimi zaman da dolaylı olarak içinde bulunması dolayısıyla dünya tarihinin en önemli aktörlerinden biri olmuştur. Sahip olduğu geniş sınırlar, Osmanlı adına kaçınılmaz bir durum olarak farklı dil, din, etnisi-te aidiyeti olan toplumsal kesimlerin bünyesinde birlikte yaşamasını getirmiştir. Uzun müddet boyunca başarılı bir şekilde yürütebildiği bu ilişkilerin özellikle 18. yy itibariyle bozulmaya başladığı görülmektedir. Bunda etkili olan bazı gelişme-ler içerisinde özellikle Fransız İhtilali’nin akabinde yaygınlık kazanan “milliyetçi/ ulusçu” düşünce akımlarının etkisinin fazla olduğunu söylemek icap eder. Tabi bu gelişmenin yanında doğal sınırlar olarak değerlendirilebilecek seviyelere erişmiş olan Osmanlının yozlaşan kurumsal yapılarının yanında iç huzursuzluklarının so-nuçları ve ayrıca siyasi, coğrafi ve ekonomik konumunun cezbediciliği dolayısıyla dış etkenlerin de bu durumdaki etkisini unutmamak gerekir.