Bulgarstan’da 1944’de iktidara gelen Komünist Partisi hakimiyetinin ilk yıllarından itibaren Türk ve Müslümanlara karşı soya dönüş siyaseti adı altında millî benlikten uzaklaştırma, 1984 tarihinden itibaren ise asimilasyon siyaseti kapsamında isimlerinin değiştirilmesi girişiminde bulunuldu. Yeniden canlanma süüreci olarakta adlandırılan bu siyaset Sovyet projesi örneğinde gerçekleştirilerek dil ve din gibi temel değerlerden uzaklaştırmayı hedef edinmişlerdi. Bulgaristan’da yaşayan Türklerin asimilasyon siyasetine tabi tutularak millî benlik ve kimliklerinden uzaklaştırılması ve karşı gelenlerin haksızlığa uğraması durumundan dünyanın nüfuzlu teşkilatları haberdar değildi. Hatta bu hakta konuşanlara karşı sert ceza uygulanmakta idi. Türklerin yaşamış olduğu bu zorlu sürecin dünya kamuoyuna çattırılması için en etken yöntem ise bu zaman çerçevesinde spor olmuştur. Bu bağlamda, 1986 Avustralya’da gerçekleşen dünya şampiyonluğunda hafif sıklet halter dalında Bulgaristan’ı temsil eden Naim Süleymanoğlu Bulgaristan’daki Türklerin hak sesini dünyaya duyurmak için Türkiye’ye geçmeyi amaç edinmiştir. Kazandıığı her başarıda da madalya ve kişisel bir başarı hikayesi amaçlanmamıştır. Vuku bulacak bu başarı, Türklerin mevcut durumdan kurtulmalarına ve Türkiye’ye göç etmeleri için sporun tarihi başarısı olacaktı ki, Naim Süleymanoğlu da Bulgaristan Türklerinin, yaşadıkları zorlukları dünyanın nüfuzlu teşkilatlarına çattırarak 1989 yılında Türkiye’ye gelmeleri ile başarıya ulaşmış oldu. Kısacası çalışmamızda, Bulgaristan’da azınlık olarak nitelendirilen Türklerin Komünist hakimiyet karşısında yaşadıkları zorluklar ve asimilasyon siyasetine karşı mücadele etmeleri, bu mücadelede sporun asimilasyon siyasetine karşı nasıl etki ettiği genel hatları ile ele alınacaktır.